Himenin (Kızlık Zarı) Kültürel Tarihi
Kadın dış genital organ anatomisini şöyle bir baktığımızda; en üstte venüs tepesi diye tabir ettiğimiz mons pubis, onun hemen altında büyük dudaklar yani labium majus ve daha sonra klitorisi görmekteyiz. Daha altta küçük dudaklar yani labium minus, daha sonra üstte gördüğümüz üretral meatus yani küçük abdestimizi yaptığımız yer ve de onun altında vajinal açıklık ile himen görülmektedir.
Kızlık zarı normalde vajinanın 1.5-2 cm içerisinde yer almakta, Bazı kadınlarda, özellikle de kilolu olanlarda kızlık zarı 3-4 cm içeride olabilmektedir. Genelde sinir ve damar bulunmaz. Bu cümle tabi vajinismus tedavisinde danışanlara sıklıkla vurguladığımız bir cümle. Esnek bir yapıya sahiptir. Ortasında bir açıklık bulunmaktadır.
Tarihsel sürece baktığımızda. 2. yüzyılda Galen; penisteki sünnet derisini, vajina dudaklarını hatta klitorisi tanımlayıp açıklamış fakat himenden hiç bahsetmemiştir. Aristo ise; Beyin zarı, kalp zarı, bağırsak zarından bahsetmiş ama kızlık zarına hiç değinmemiştir. Klitorisin keşfinden 1400 yıl sonra, 1544 yılında anatomi uzmanı Andreas Vesalius tarafından biri rahibe diğeri ise on yedi yaşında ve kambur bir kız. Bu kız hayattayken kamburluğundan ötürü onu hiç kimsenin istemeyeceğine inanarak bakire olduğunu düşünmüş ve bu iki kadavrayı incelemesi sırasında ilk olarak himeni tespit etmiştir.
İmperfore himen diye tabir edilen yani tam kapalı tip dediğimiz ve yaklaşık 2000 kadında bir görülen himen tipinden biraz bahsetmemiz yararlı olacak. İmperfore himende vajina ağzı tam kapalı olduğundan regl kanaması da dışarı atılamadığı için genelde regl olamama, karın ağrısı gibi semptomlarla genelde hekime başvururlar. Basit bir cerrahi operasyonla himen üzerinde bir delik açılır.
Seksofonksiyonel Terapi Enstitüsü